DİĞER
“Alt tabaka diye bir şey yok. Lezbiyenler, translar, boşluğu neyle doldurursanız işte, yok. Sadece insanlar var, karmakarışık bir enerji bütünüyüz, farklı kabiliyetlerimiz var, siyahın en koyu tonundan beyazın en açık tonuna her renkteyiz.”
"Aksu Bora da tıpkı Virginia Woolf ile Le Guin’in karakter, roman ve yazarlıktan bahsederken kaçınılmaz olarak sorduğu o soruya dönüyor yine: Peki, bütün bunları yaparken, yazarken, bir karakteri kovalarken bir kadın olmak nasıl bir şeydir? Yazarken, okurken ya da herhangi başka bir şeyi yaparken bir kadının çevresiyle, dünyayla ilişkisi nasıldır?"
"Eğer kendin olman yasa dışı ya da hastalık sayılsaydı ne yapardın? Üstelik kimileri bu 'hastalığın' tedavi edilebilir olduğuna inansaydı? Ve bu hastalığa çare olacak yöntemler geliştirip, klinikler, kamplar açsalardı?"
"50 yıldır tekrara düşmeden, sıkmadan, samimiyetle çizilmiş, zalim olmayan insanlığa dair hikâyeler... Tam da bu samimiyet ve kimseye mesafe koymayan iyi niyetli kavrayış Peanuts’ı, Charles M. Schulz’u zamansız ve ebedi kılıyor. Bütün dünyanın tam da ihtiyacı olan şey bu değil mi?"
Siyaset yüklü fikirlerle çarpışmadan edebiyat ve kültür hakkında konuşabilir misiniz? Elbette konuşabilirsiniz, ama bunun için bir parça kıvraklık gerekir. Peki, bunu hiç denememeli misiniz?
Madam Marta Amati’nin hikâyesi, bu topraklarda bir Yahudi olarak yaşayan Rita ile bir Ermeni olarak yaşayan Berge’nin hikayesiyle iç içe geçiyor...
Arus, Yetvart veya Zakarya isimlerinde sorun yok; ne sorun olabilir ki? Sorun, "Türkiye Türklerindir" denilmesi, mutlu olmak için Türk olma gereğinin dayatılması
Kitaplar üzerine çok düşünüldü, çok şey söylendi, çok yazı ve kitap yazıldı. İşte bu yazı da kitapları anlatan kitaplara dair bir yazı, kitap krallığının labirentinde kaybolmaya korkmayanlara...
© Tüm hakları saklıdır.